
Buraya müzikle ilgili bir şey yazmam bekleniyor sanırsam, yazacağım yazı da çok alakasız bir içeriğe sahip değil zaten. Amma velakin konuya alakasız bir yerden girip müzikle bağlayacağım. Dün –19 aralık- bütün bir gün Alman korkusuyla gezdik. Evet. Öyle böyle değil; görmeyen gözlerle geçirdiğim (eyes under water) 110 dakikanın ertesinde gece eve geldiğimde Martin Wegner’in gözlüksüz halinin Wagner’e benzediğini, sonrasında dehşet içinde Wagner’in de Alman olduğunu, Badehane’deki garsonun patatizi masaya koymaya çalışırken aufwiedersehen dediğini, akşam Piano Magic konserinde Sinem’in uyarısıyla fark ettiğim bas gitaristin kolundaki aynstürzende noybağten logosu, her şey, evet her şey tek bir komplo teorisine işaret ediyordu: Baran ikinci filmini çekebilmek için nokya yarışmasını kazanabilecek mi? Tüm soruların ve cevapların odaklandığı bu çetrefilli noktada, fonda (henry fonda?) erkin koray’dan arap saçı çalarken, bu Alman korkusunu üzerimden nasıl atacağımı düşünüyordum.

Efendimin a’sı, filmin orijinal adı
Freischwimmer (serbest-yüzücü?), ingilizce ismi Head Under Water, türkçe ismi de Sudaki Kan. Bu ne yahu? Lost in Translation eplikeyşını yüklenmiş gibiy. Bundan sonra bir filmin ismi eskimoca da olsa orijinaliyle ezberlerim arkadaş.
Şimdi, izlememiş olanlara kısaca bir özet geçmeli; sinema-tarih festivalinin sitesinde filmle ilgili şöyle bir girizgah var, “15 yaşındaki gramer okulu öğrencisi Rico Bartsch bir kaybedendir. Rico, ne kızlar ne de spor konusunda başarılıdır. Duyma yetisindeki kayıp, Rico’yu kendi özel dünyasını kurmaya itmiştir. Bir gün Rico’nun sınıf arkadaşı Robert Greiner, yediği pastadan zehirlenerek ölür. Öğretmenleri tarafından olduğu kadar Greiner tarafından da itilip kakılan Rico, sınıf arkadaşının ölümüne üzülmez. Fakat asıl hedefin Greiner değil Rico olduğu ortaya çıkınca genç Rico sınıfın ilgi odağı olur. Kim Rico’yu öldürmek istemiş olabilir?”
Burda Rico’yu tam tarif edememişler, ben görmüş birisi olarak sizinle paylaşayım. Rico bahsedildiği gibi bir kaybedendir. Ama bizim okullarda/liselerde walkman’le okul koridorlarında ordan oraya volta atıp, kızların kendisini kestiğini düşünen gençten daha vahim. Ancak öyle de biri ki, serbest yüzüşe çok meraklı. Kafka Lisesi’nde (Rico’nun okulunun ismi) herkes mayolarla geziyor zaten, 20 metreyi su altından yüzemeyen herkesi kaybeden ilan ediyorlar. O yüzden Rico da boş bulduğu her vakit çekiyor altına slip mayoyu, gece yarıları bile, okulun yüzme havuzunda alıyor soluğu. Buraya kadar her şey normal gözüküyor(?).
Sitede nasıl devam ediyorlar anlatmaya, bakalım: “Robert Greiner’in ölümünden sonra Rico Almanca öğretmeni Martin Wegner’in desteğini almaya çalışır. Rico gibi Wegner de öğrencileri ve iş arkadaşları tarafından itilip kakıldığını hissetmektedir. İki duygudaş birbirlerine tutunmuşlardır. Fakat öğretmen ve öğrenci arasında ortak olan başka bir nokta daha vardır: her ikisi de maketler yapmaktan hoşlanmaktadır. Rico için maketler hayatın kendisi gibidir ve her şekilde iyi bir maket bebek kötü bir insana yeğdir. Ne var ki Martin Wegner Rico’ya okuldaki sınıfından bir kızın gerçek boyutlarda bir maketini yapmasını önerdiğinde Rico, Wegner’in kişiliğinde yanlış birşeyler olduğunun farkına varır.”
Robert Greiner, okulun piçi; Regine diye süper dejenere bi hatun bunun sevgilisi, Rico da Regine’yi seviyor bir yandan. Rico’nun etrafta slip mayoyla gezen beden/yüzme öğretmeni de aynı zamanda annesinin sevgilisi. Rico bir yandan 20 metre yüzemediği için, bir yandan da annesini kaptırdığı için yüzme öğretmenine/annesinin sevgilisine kızgın.(rico’nun babası ölmüş)
Herneyseeeğ, Rico denildiği gibi maket yapıyor, öğretmeni Martin bunu saray gibi evinin arka bahçesinde gizli bir atölyeye götürüp ordaki maket bebekleri gösteriyor. Sonra Martin bu arkadaşa maket yapalım diyor ve Rico’nun yapmak istediği maket bebek, Regine oluyor. Şimdi Martin Rico’ya böyle bir öneriyle geldi diye, Wegner’in kişiliğinde yanlış bir şeyler olduğunun farkına varıyormuş. Ba ba ba ba. Rico’nun kişiliğinde yanlış bir şeyler olduğunun farkına varan da izleyici. Martin’e ulan ne psikopat adammış ha derken, Rico’ya söyleyecek sıfat bulamıyoruz. Çünkü Rico önüne gelene ekler yediriyor. İçine de zehir koyuyor. Eklerden tisskindik valla.
Benim filmden anladığım, insanların çok mutlu mesut hayatları varmış gibi gözükebilir ancak onlar gerçekte birbirlerine zehirli ekler yediriyor da olabilir, mesajıydı. Bu bilgi hayatta işallah işime yarar. Yine de filmi çok yermek istemiyorum, zira sinem beğenmiş :b kendisinden benim hipotezlerimi çürütecek yorumlarını bekliyorum ayriyeten..

Şimdi bunu 19 aralık akşamındaki piano magic konserine bağlamak istiyorum. Film çıkışı babilona doğru ilerledik. Konser akşamı bilet almak gibi bir gaflette bulunduk. Neyseki son biletleri alabildik. sinsi sımayli yüz ifadesiyle önlere doğru kaydık. Glen johnson’ı ben hakan kurşuna benzettim suratman. Şimdi baktım da pek benzemiyormuş. Uzun zamandan beri konsere gitmemiştim ben, en son antoniye gitmiştik sanırım. Ondan sonra ne devendrayı ne de başkasını görebildim. Devendradan başka da izlemeyi çok istediğim bir şey yoktu sanırım.. sting gelirse belki şule’yle gideriz :b

Konser sırasında yanımızda şarkı sözlerini simultane ve tane tane çeviren arkadaşlar vardı, her şarkının temasını öğrendik, şair kime seslenmiş anladık. Ya müzik hakkında söyleyecek çok bir sözüm yok açıkçası, müzik yazarı değilim ve öyleymişim gibi de davranamam. Ama etrafı gözlemledim, her nekadar gözlüğüm yanımda olmasa da görebildiğim kadarıyla.. duvardaki konvers reklamı ilgimi çekti, çetik gibi çizmişler ayakkabıları. Hiç kuul değil. Ayrıca seyirciler arasında bira dolaştıran babilon çalışanlarını özellikle kısa boylu erkeklerden seçtiklerini düşünüyorum. Hatta kolları uzun olanlardan. Kısa boylu uzun kollu erkekler.. Hnnn bizi bilmiyorum da onlar kesin maymundan geliyordur o zaman. Tek elde taşıdıkları 5-6 şişe soğuk bira üzerimizde demokles’in kılıcı gibi dolaşırken tedirginlikle izledim konseri. Aynı zamanda her konser ilgimi çeken başka bir şey var. Sevgililerin konser pozisyonları! Evet bence böyle bir şey kesin var. Kız önde, erkek arkada. Erkeğin kollar kızın ya belinde ya da boynunda birleşmiş. Böyle hani üst üste gezen sinekler var ya, bana öyle gözüküyorlar. Bunun üzerine daha çok konuşabilirim yine de kısa keseceğim ziraaa saat üç yürmi dört. Ben yatıyuru,..