ich gehen ins kino und konsert gegangen


Şimdi, izlememiş olanlara kısaca bir özet geçmeli; sinema-tarih festivalinin sitesinde filmle ilgili şöyle bir girizgah var, “15 yaşındaki gramer okulu öğrencisi Rico Bartsch bir kaybedendir. Rico, ne kızlar ne de spor konusunda başarılıdır. Duyma yetisindeki kayıp, Rico’yu kendi özel dünyasını kurmaya itmiştir. Bir gün Rico’nun sınıf arkadaşı Robert Greiner, yediği pastadan zehirlenerek ölür. Öğretmenleri tarafından olduğu kadar Greiner tarafından da itilip kakılan Rico, sınıf arkadaşının ölümüne üzülmez. Fakat asıl hedefin Greiner değil Rico olduğu ortaya çıkınca genç Rico sınıfın ilgi odağı olur. Kim Rico’yu öldürmek istemiş olabilir?”
Burda Rico’yu tam tarif edememişler, ben görmüş birisi olarak sizinle paylaşayım. Rico bahsedildiği gibi bir kaybedendir. Ama bizim okullarda/liselerde walkman’le okul koridorlarında ordan oraya volta atıp, kızların kendisini kestiğini düşünen gençten daha vahim. Ancak öyle de biri ki, serbest yüzüşe çok meraklı. Kafka Lisesi’nde (Rico’nun okulunun ismi) herkes mayolarla geziyor zaten, 20 metreyi su altından yüzemeyen herkesi kaybeden ilan ediyorlar. O yüzden Rico da boş bulduğu her vakit çekiyor altına slip mayoyu, gece yarıları bile, okulun yüzme havuzunda alıyor soluğu. Buraya kadar her şey normal gözüküyor(?).
Sitede nasıl devam ediyorlar anlatmaya, bakalım: “Robert Greiner’in ölümünden sonra Rico Almanca öğretmeni Martin Wegner’in desteğini almaya çalışır. Rico gibi Wegner de öğrencileri ve iş arkadaşları tarafından itilip kakıldığını hissetmektedir. İki duygudaş birbirlerine tutunmuşlardır. Fakat öğretmen ve öğrenci arasında ortak olan başka bir nokta daha vardır: her ikisi de maketler yapmaktan hoşlanmaktadır. Rico için maketler hayatın kendisi gibidir ve her şekilde iyi bir maket bebek kötü bir insana yeğdir. Ne var ki Martin Wegner Rico’ya okuldaki sınıfından bir kızın gerçek boyutlarda bir maketini yapmasını önerdiğinde Rico, Wegner’in kişiliğinde yanlış birşeyler olduğunun farkına varır.”
Robert Greiner, okulun piçi; Regine diye süper dejenere bi hatun bunun sevgilisi, Rico da Regine’yi seviyor bir yandan. Rico’nun etrafta slip mayoyla gezen beden/yüzme öğretmeni de aynı zamanda annesinin sevgilisi. Rico bir yandan 20 metre yüzemediği için, bir yandan da annesini kaptırdığı için yüzme öğretmenine/annesinin sevgilisine kızgın.(rico’nun babası ölmüş)
Herneyseeeğ, Rico denildiği gibi maket yapıyor, öğretmeni Martin bunu saray gibi evinin arka bahçesinde gizli bir atölyeye götürüp ordaki maket bebekleri gösteriyor. Sonra Martin bu arkadaşa maket yapalım diyor ve Rico’nun yapmak istediği maket bebek, Regine oluyor. Şimdi Martin Rico’ya böyle bir öneriyle geldi diye, Wegner’in kişiliğinde yanlış bir şeyler olduğunun farkına varıyormuş. Ba ba ba ba. Rico’nun kişiliğinde yanlış bir şeyler olduğunun farkına varan da izleyici. Martin’e ulan ne psikopat adammış ha derken, Rico’ya söyleyecek sıfat bulamıyoruz. Çünkü Rico önüne gelene ekler yediriyor. İçine de zehir koyuyor. Eklerden tisskindik valla.
Benim filmden anladığım, insanların çok mutlu mesut hayatları varmış gibi gözükebilir ancak onlar gerçekte birbirlerine zehirli ekler yediriyor da olabilir, mesajıydı. Bu bilgi hayatta işallah işime yarar. Yine de filmi çok yermek istemiyorum, zira sinem beğenmiş :b kendisinden benim hipotezlerimi çürütecek yorumlarını bekliyorum ayriyeten..


Etiketler: antony, babylon, hakan kurşun, head under water, nazi, piano magic, sinem, sudaki kan, şule, vahşet
3 Yorum:
şunu da paylaşmak isterim, filmde Wegner kızarkadaşına Debussy çaldırıyordu sürekli.. wikipedia şöyle katkıda bulunuyor: "In his visits to Bayreuth in 1888-9, Debussy was exposed to Wagnerian opera, which had a lasting impact on his work. Richard Wagner had died in 1883 and the cult of Wagnerism was in full swing. Debussy, like many of the young musicians of the time, responded to Wagner's sensuousness, mastery of form, and striking harmonies, but ultimately Wagner's extroverted emotionalism was not to be Debussy's way either."
ikinci filmi çekersem eğer alman dışavurumculuğu filmlerini andıran bir film olacak.
sinema salonundan dışa vururuz biz de, o mu alman dışavurumculuğu?
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa